bir günlük gecikmenin etkisi yok. 10+günde kredi notunuz düşmeye başlar.

Ama geçmişte 1 günlük gecikmenizi ilelebet tüm bankalar görür. Bir sıkıntı yaratmaz ama sallamaz kimse.

taksim havaşı

taksim havaşından sonra?

taksim havaşindan sonra;
-taksiyle
-metroyla sishane'ye kadar gidip, oradan yürüyerek,
-Kabataş'a funikuler ile inip, tramvay'la karakoy duraginda inerek,
karakoy'e ulaşabilirsiniz.

istiklali geçip karaköye inebilirsin.

for the record'ın cevabına istinaden o saatte metro çalışıyor mu ya?
Tek yöntem Taksim Havataş + taksi gibi sanki.

Temizlenmek belki.

Aynısını taze yağmur yağdığında temiz çimlerin üstünde de yapıyor zibidiler :) Temizlenmek için muhtemelen.

goo.gl
Oynuyor pijler.

Evet, onların oyun modu var. Akıllılar diye hep ciddi işlerle uğraşmak zorunda değiller :) akıllı oldukları için oyun da oynuyorlar :)

(bkz: enpara)

@507 enpara'da sanal kart olayı var mı?

@507 yorumları okudum ancak son zamanlarda kapatan kapatana. başka öneri?

@theguardianofthecemetery döviz hesabın yoksa o şikayetleri dikkate almayabilirsin. dolar bozdurulmasını engellediği için tepki çekmişti enpara. Benim maaş hesabım enpara'da, dertsiz tasasız geçiniyoruz. Ama @507'nin dediği sanal kart olayını hiç görmedim burada.

@teknikekip döviz hesabım vs yok. sanal kart istememin sebebi de internette alışverişlerde daha güvenli oluyor. kart numarası farklı, yüklediğin kadarı limit oluyor vs. enpara ile ilgili pek bir bilgim de yok açıkçası.

Vadesiz hesaba sanal kart tanımlayan ben şimdiye tek bir Garanti'yi duydum, ama başka bankada da vardır illaki. Bildiklerimi söyleyeyim: Enpara, Cepteteb ve Yapı Kredi'de yok bu özellik.

sanal karta neden gerek var anlamadım. enparada bir vadesiz bir de gecelik hesap açarsın. enpara kart sadece vadesizdeki parayı kullandırabiliyor. ne kadar harcayacaksan vadesize atarsın. vadesizdekinden fazlasını çekemez online satıcılar.

şikayetler hep dolar kuruyla alakalı. o da forex yerine enparayı kullanma çabasında olanlar sadece... fatura ödemede, alışverişte bir sorun yok. enpara al geç. eft,havale bedava, hesap işletim ücreti yok.

12 Monkeys, Quantum Leap (bunu online bulabilirseniz bana da haber verin lütfen)

Zamanda yolculuk değil ama bilim kurgu da dediğin için The Lost Room geldi aklıma. Ama bu mini dizi. Uzun süre izleyeceğin bir zamanda yolculuk dizisi istiyorsan istediğin bu değil ama dizi gerçekten güzel. Sadece birkaç saatini alacak zaten, bilim kurgu seviyorsan izleyebilirsin.

battle star galactica izlemediysen kesinlikle izlemelisin, yapilmis en iyi ve kalieli dizilerden biri, direkt zamanda yolculuk degil belki ama aradigini bulacaksin emin ol.

Travelers

Ressurection da guzeldi

Kimse Doctor Who dememiş, şoktayım. Ben diyeyim: Doctor Who! <3

11.22.63 diye bir dizi var. çok uzun değil. çok sağlam/iyi olup olmadığına siz karar verin ben güzel vakit geçirmiştim.

Rick and Morty

rick and morty +1 harika.
futurama

kullanıyorum, on numero yapıyor. lakin fiyat çok, gittigidiyor ve n11'de sürekli %20 indirim kuponu veriyor, onları takip et.

Esse battığı için sürekli indirimde, ürünleri ellerinden çıkarmaya çalışıyorlar. Kendi üretimleri döküm tavalar çok ucuza satılıyor. Oraya da bir bak istersen.

Geçen birinden duydum. Ziraat teknolojide iş analisti olarak 2.2k alıyormuş.

GT'de çalışmadım ama halen çalışan ve daha önce çalışmış 4-5 arkadaşım var.

Öncelikle yoğun ve mesai yaptırmaya yönlendiren bir firma. Fazla mesai ücreti ödendiğinden ötürü insanlar uzun saatler çalışıyor. Belli ki biraz da iş baskısı var. Sistem ve DB tarafını çok bilmiyorum. Ücret için net 3k civarı veriliyormuş, uzun zaman çalışmış arkadaşa sordum. %20-30 kadar da fazla mesai ile 4k'yı bulursun aylık ortalama. Daha kısa bir zaman öncesine kadar takım elbise giydiriyorlardı zorla. Onu da terk ettiler.

glamdr1ng; bence yanlış duymuşsun ya da bu kişi Outsource çalışan, ya da başka bir durum var. Dediğin maaşı Ziraat Teknoloji 6 sene önce yeni mezunlara veriyordu. Şu an 3,5k civarı veriliyor diye orada çalışan arkadaşımdan duymuştum yakın zamanda. Büyük bankalar yeni mezunları bu civarda ücretlerle bşalatıyor, birinin diğerinden çok yüksek ya da düşük olması mümkün değil. Yeni mezunlar için bu ücretler.

Lethe +1

Birkaç arkadaşım orada çalışıyor,genel olarak yoğun iş temposundan yakınıyorlar. He çalışmayı seven adam için iyi, mesai ücreti ödeyen kaç banka var yani.

Takım elbise olayı çok ciddi sorundu mesela benim için o yüzden görüşmeye bile gitmedim. Onu da kaldırdıysalar sektörde yeni birinin hem pişip hem para biriktirebileceği bir şirket.

Maaş olarak 3500'ün altına inme bence.

@lethe +1

garantide iş analistleri 3k falan alıyor biliyorum ben. Geçen sene orda outsource eleman çalıştıran bi firma işe görüşmüştüm aynı pozisyon için. Onlar 2800 alıyordu o zaman. Garantinin kendi adamları ise yine aşağı yukarı aynı maaş + mesai ücreti alıyordu.

GT'de bölümüne göre çok değişiyor. Aylık 40 saate kadar mesai ücreti veriyorlar, çok çalışan bir ekipteysen onu çok rahat dolduruyorsun. Maaşın 5-6 bine çıktığı oluyor. Bence maaş beklentiniz olarak mesai hariç net 3500 tl diyin. Ne dediğin çok da önemli değil zaten, kurumsal firma bunlar sen az dedin diye yeni mezun maaşı üçken sana iki vermez, neyse onu verir.

Mevzuat öyle doğrusunu yapmışlar, yabancı banka kartları bankamatikte kalırsa banka geri vermez imha eder. Eğer yerli (ama başka) bir bankanın kartı kalırsa, yine verilmez ve imha edilir. Genelde 2. dediğime uygulamaya almazlar risk düşük, ama sizin başınıza gelen olayda kartı verirler sonrasında da o kartla sakat bir işlem olursa bankanın muhabir bankayla ilişkisi bozulur. O yüzden o riske girmezler. Maalesef kural bu.

Türkiye'de bile bankanın kendi ATM'si kartı yutsa bile imha ettikleri oluyor (şubelere uzak bir ATM'yse özellikle). İmha edilmese daha sıkıntı olurdu. Çok şaapmamak lazım.

benim denizbank kartını granda'da bi atm mesai dışında kapmıştı, ertesi gün gittim pasaportu gösterip aldım.

denizbank'ı aramıştım, "onu iptal edelim yeni kart gönderelim size" demişlerdi. ba ba ba, hiç sorgu sual olmadan yeni kart diyor. ne diycek diye tamam dedim kaç güne elimde olur, "ama oraya gönderemeyiz kiii :((" yaptı. napıcam ben peki burada, tüm param o karttaydı dedim, bizim yapabilecek bişeyimiz yok diyip çağrıyı sonlandırmaya gitti.

müşteri memnuniyeti konforu falan umurlarında değil, bizim işimizi zorlaştıracak bişey çıkmasın diye hareket ediyorlar.

kartı durup dururken mi yuttu şifre mi yanlış girildi?

Para çekerken önce parayı vermiş ama kart bekle bekle yok. Vermemiş.

Biz yurtdışında eğitim amaçlı bulunurken durumu anlatıp almıştık, hatta başka türk kartları da olduğunu tanıyıp tanımadığımızı sordular,isimleri verdiler, eğer bu kişileri biliyosanız pasaportla gelip alsınlar dediler, ve adamlar tarih tarih dosyalamışlardı. İmha edilmesi çok doğru gelmedi bana, büyük mağduriyet yaşanabilir. Ama türkiyedeki prosedür için bişey diyemeyeceğim.

Ben de parmesan sevmeyenlerdenim. Mozzarella ya da kaşar peyniri gayet iş görüyor.

ben tulum kullanacağım. parmesan da aldım ama tulumla da olur

dil peyniri tabiki.

Ama icine degil sarimsak olayina girerken parmesan dokuyor dokmesek de olur herhalde. Icine zaten dil peyniri kakicaz

valla ben parmesanı çok severim ama herşeyle değil, domates çorbası ile, pizzanın üzerine azcık harika olur. ama bu verdiğiniz tarifte güzel olmayabilir.

ben olsam beşamel sosu ile denerdim belkide bunu. daha lezzetli olabilir.

sarımsağı ise hiç bir yemekte kullanmam, yemeğin tadını baskılar, iğrenç bir hale getiri bence.

krem peynir+1

türk peynirIerinden en yakın Iezzeti iyi bir eski kasarIa yakaIarsınız, rendenin en ufak yeri iIe rendeIeyin.

Parmesana alternatif olarak pecorino kullanılır genelde.

parmesan'ı sevmeyen muhtemelen pecorino da padano da sevmeyecektir.

parmesan sevilmez mi yahu? :)

arkadaşların dediği gibi kaşar rendeleyeceksiniz mecbur :9

Tat olarak eski kaşar daha yakın olur diye düşünüyorum.

Yalnız eski kaşar da en az parmesan kadar yoğun kokulu bir peynir bence. Kız arkadaşınız parmesan sevmiyorsa onu da sevmeyebilir. Ben ikisinin de kokusundan hiç hoşlanmıyorum mesela.

Hiç alakası yok, banka müşteriliği başka şey, o bankada çalışıyor olmak başka şey. Rahat ol. Şimdiye dek 4 bankada çalıştım, diyebilirim ki hepsinde de işe girerken o bankanın müşterisi oldum maaş hesap açtırarak.

İş alımlarda bildiğim kadarıyla bir KKB sorgusu yapılır, aşırı bir borçluluk durumun var mı diye.

Başka banka müşterisi olman değil ama borcunun olmasi hele belli limiti Üstünde yse kapatmani isteyebilirler. Borçlu çalışan risk gozlerinde

Banka işe girişte borcun olup olmadığına bakar, borçlu çalışanı almayı tercih etmezler. Kendi parasını yönetemeyen başkasının parasını yönetemez algısı mı dersin, borçlu adam gizli saklı işler çevirir korkusu mu dersin... Bildiğim birkaç banka işe girişte borcum yoktur temalı kağıt imzalatıyor.

Yani yapılandırılmış o borç son adımda sıkıntı yaratabilir, hazırlıklı olun bence.

ya toplam 12k limitli 2 kredi kartım var. biri boş diğerinde ise 3k borc var.

yapılandırdığım borc ise kyk kredisi. unutmuşuz ödemeyi şimdi ödüyorum.

ne kadardir calisiyorsunuz? fesih bildirimi yazili mi yapildi? fesih sebebi nedir? eger gecerli fesih soz konusu ise iki saatten az olmamak uzere is arama izni vermesi gerekiyor

İhbar süresi sadece çalışanı değil, işvereni korumak için de var. 170 doğru demiş. Eğer ihbar süresini beklemeden çıkmak isterseniz o süre zarfında alacağınız maaş kadarını tazminat olarak şirkete ödemeniz gerekiyor diye biliyorum. Ama bu dediğim, kendi isteğinizle işten ayrılmada geçerli. İşten çıkarılma durumunu bilemeyeceğim. Ama önerim, para paradır. 14 gün koca hayat içinde ufak bir zaman. İşsiz parasız kalınca o 14 gün değerli olacak. Dişinizi sıkın bence, paranızı alıp çıkın sonra da.

Mesafe : 3 km
Süre : 5-6 dk
Şehir : İstanbul

Ankara, arabayla kestirmeden 35-40 dk. Uzun yoldan gidersek (çünkü uzun olan yol asfaltlı) ve trafik yoksa 40 dk en az. Trafiğe yakalanırsan 1 saat civarı.

20 dakika yürüme 6 dakika taksi, istanbul.

evin kapısından çıkıp ofiste masama oturmam tam bir saat sürüyor. buna da şükür diyorum. istanbul.

Mesafe: 22,5 km
Süre: minimum 1 saat 50 dakika
Şehir: İstanbul

10 km gidiş 17 km dönüş
gidiş trafikli 20-25 dk trafiksiz 10-15 dk
dönüş trafikle 30 trafiksiz 15-20 dk
ankara

Mesafe: 4 km
Süre: 45 dk ?!
Şehir: İstanbul'un a...

14 km
sabah 15dk akşam 1 saat

istanbul

mesafe: 750m
süre: 10 dk (yürüyüş), 2 dk (taksi)
şehir: istanbul

Yataktan kalkıp salona geçiyorum. sonra mutfak üstüne siesta derken akşam oluyo.r tekrar yatağa :) ne sıkıcı lan?

İstanbul;
servisle evden işe 50-55 dakika, işten eve 1 saat 5 dakika.

arabayla yarım saat.

tuvalete, mutfaga ugramazsam 10sn. evet homeoffice ;)

yarım saat. 10dk yürüme, 10dk metro, 10dk tekrar yürüme.
istanbul.

istanbul, şişli
yürüyerek 20 dk

27 km
Metrobusle 55 dk
Istanbul

3.7 km
araçla bazen 7-8 dakika, trafik olursa 20-25 dakika.
istanbul.

İstanbul
Metrobüsle 50 dk

25km. Sabahın köründe gittiğim için 15 dakikayı geçmiyor. Dönüşler 30-45 dakika arası yine erken çıktığım için.

İstanbul.

1 cadde var arada, karsiya geciyorum.

Kayseri :(

Yer İstanbul. Yarım saat sürüyor, 10-12 km bir mesafe var, trafik yok.

su an tam olarak o durumdayim.

aileye yansima durumu yok, borc kisiseldir. faiz isleyip duruyor sanirim en fazla tr deki banka hesabima bloke koyarlar, orda da cok fazla bir sey yok zaten. baska ne gibi bir yaptirimi olabilir bilmiyorum

aile kefalet imzalamıyor mu? senet yani.

@benmari usulu Ailenin haberi bile yok ki , kaldı ki ne imzası.

bir kaç taksit ödemeyince vergi dairesine geçiyor. vergi borcunuz oluyor. yıllarca faiz yiyor kendi kendine... yıllar içinde faize af gelebiliyor anaparayı istiyorlar sadece vs.

açıkçası ben olsam erteleyebildiğim kadar ertelerdim. bir ihtimal belki tamamen kaldırırlar, en kötü ihtimalle yıllar sonra faizinden vazgeçerler (af) geriye anapara kalır. o zamanki enflasyon oranından dolayı o para çerez gibi kalır zaten. en kötüsü bu olur. iyi ihtimalle de tamamen kaldırırlar borç meselesini. bekletin...

p.s: paşa paşa ödeyen bir vatandaş:)

ana parayı kaldırmazlar, sadece faizleri silinir. kaldırılır diye hayal kurmayın. türkiye'ye kesinlikle dönmeyeceksiniz ödemeyin fakat döndüğünüz anda vergi borcu olacağından dolayı çok sıkıntı çekersiniz. aileye yansımaz fakat sizin üzerinize ev, araba cart curt varsa onlara el konabilir. bu tabii en kötü ihtimal.

devlet kurumları farkli farklida olsa birine ödeme yapmak istediginde baska yerdeki kalan borcunun öncelikle ödenmesini isteyebilirler. sistemler birbirine bağlı yani. o nedenle topuklarini boşa yorma istersen.

zaman aşımı olmalı 5 sene diye hatırlıyorum. bi araştırsana. borç falan kalmıyor olmalı.

10 sene sonra da olsa borc duruyor. Aileden senet imzalayan olmadiysa birsey olmaz. Tek sikinti yarin birgün vatandasliktan cikmak isterseniz mümkün olmaz.

Zaman aşımıymış borcun silinmesiymiş falan öyle dünyalar yok. Türkiye'deki hesaplarınıza e-haciz konur, borcu ödemeden hiçbir bankadaki hesabınızdan para çekemezsiniz. Pasaport işlerinde de sıkıntı yaratırlar belki ama sanmıyorum. Başka da bir şey olmaz.

"belirlediğiniz tutar" diyor. ayarlarda 450 tl sonra uyar gibi bir şey olabilir. yapıkredi kullanıyor olsam bakardım ama no.

Güncel borca değil de toplam borca ve kullanılanilir limite bakmak lazım. 6 ay taksitli 120 tl'lik bir alışveriş yaptınız diyelim. Onun sadece 20 tl'si her ay güncel borca yansıyor. Ama aslında 120 tl'nin tamamı limitten düşüyor. Kullanılabilir limitiniz ekside olabilir.

@yoggi, hiç öyle bir şey ayarladığımı hatırlamıyorum, yapmamışımdır yani.

@kingdom, taksitli alışverişim yok.

kale tarafındaki turist eşyaları satan dükkanlarda olabilir.

Ben bu ürünü D&R'da görmüştüm, Kanyon'du galiba ama üzerinden baya bir zaman geçmiştir. Bence direkt üretici firmaya ulaşmaya çalışın.

Ataşehir kadıköy minibüsleri başlamıştı. Ona binersen 10 dakka minibüs + 10 dakka yürüyüşle birinden diğerine gidebilirsin. Ama o minibüsler ne oldu bilmiyorum, kaldırılmış olabilirler.

bi yarım saatlik yürüme veya 10 liralık taksi ücretinden birini seç bence :)

Yarım saatten fazla olmaları lazım aralarının yürüyüşle, biri Ataşehir'in batısı diğeri en doğusu. Taksi en temizi.

Maskaralara badem yagi ya da lens suyu damlatin diyorlar.

Ben lens suyu damlatmistim. Gayet guzel. Kaliciliginda - waterprooflugunda degisme olmadi.

Ince uclu eyeliner olarak the balm inkini begenmistim. Surebildigim tek likit eyeliner oldugundan da olabilir tabi.

The balm'ınki fena durmuyor, bi dene istersen.

Ben maskara icin gosh boombastic(yesil renkli) olani kullaniyorum, memnunum simdilik. Badem yagi dedikleri gibi bir iki damla damlatabilirsin. Eyeliner icin ise kalemler hemen kuruyor, ben gratisten oylesine aldigim essence eye liner likit var, cok kalici, abartmayayim 12 saat rahat gidiyor belki daha da fazlasi.

Maskarayı elimize alınca daha çok boya gelsin diye içeri ittir-çıkar ittir-çıkar hareketi yapıyoruz ya hani, ha onu yapmayın. İçine hava pompalayıp daha hızlı kurumasına neden oluyorsunuz diyor yutubır ablalar.

Havataş yok da, Sabiha Gökçen'den kalkan İETT'nin E-3 diye bir otobüsü var. Ona binin, Tepeüstü'nde inin. Oradan Çekmeköy otobüsleri ve dolmuşları geçiyor.
İlla Hatavaş derseniz Taksim yönüne gidene binip en yakın Kavacık'ta inebilirsiniz.

acil kestir. bir kaç hafta sabret, ondan sonra boyat.

sonunu düşünen kahraman olamaz. tamamen kestir bence, elinde kalabilir çünkü :)

işini bilen kuaför bul. istanbuldaysan önerebilirim bi yer ben aşırı memnunum.
kolay kolay elinde kalmaz, iyi kuaförle. ben ilk mahallede bi kuaföre boyattım saçım keçe gibi oldu kafayı yedim. düz saçlıyım, aşırı yumuşak toka durmayan saçım taranmaz hale geldi. yağlar, bakımlar derken düzeldi sonra bu kuaförü buldum kaç oldu boyatıyorum 2 hafta arayla boyattığımda oldu ama harika. hiç boyalı yıpranmış saç tribim yok.
Kullanılan malzeme kalitesi, ustalık derecesi falan çok farkettirir.

ya boyalı yeri tamamen kestirmek için 5 numaraya falan vurdurmam lazım. sadece dipler kendi rengim kaldı. uzun saç takıntım yok, yıpranan boya giren yerler kesilebildiği kadar kesilsin diye kestireyim diyorum :/

Sari iyi sari.bir defa yanlisi istemeden de olsa yaptin,simdi atacagin tum adimlar yanlis.seni boyle gorende gordu.bir kac hafta sabret,yakma sacini basini,kestirsende mecburi kesme olacagi icin kusa doneceksin.elleme.

O degilde bi resim atsana gulelim:)

İyi bir kuaföre gidin, üst tarafları biraz koyulaştırıp alt tarafları da çingen sarısından kurtarsın. Bence kurtulabilir saçınız, kestirmeyin yazık. :(

İlla evde bir şeyler yapayım derseniz mor şampuanlar var, baya mosmor pigmentli. Saçtaki turunculuğu alıp güzel ve doğal bir kahverengi-sarıya dönüştürüyorlar. Schwarzkopf color freeze silver shampoo diye aratırsanız bulursunuz sanırım.

www.amazon.com

kitaplar var mesela. onlardan alsaniz

Kitap almak istemiyorum zaten pinterest'te tonlarca sey takip ediyor

mycreationcrate.com

elektronik kendin-yap paketi satıyorlar.

AliExpress'te ne buldum, inanamazsın
www.aliexpress.com


Babam da buna verdi kendini.

ibeking'de diy kitleri var: www.ibeking.com

Başka başka bir sürü ıvır zıvır da var, tam bir ıvır zıvır cenneti. <3

Pota arkası taraflar dışında her yer rahat diye biliyorum. Sadece bir maça gittim ama, tecrübeli abilerimiz ablalarımız da cevaplasın.

Biz bi beşiktaş maçına iki kız gitmiştik. Normal insanlar vardı. O konuda sorun yaşamadık ama kuş bakışı insanın canını sıkıyor. 214 ten izlemiştik işte o süperdi

Elemanı bilmiyorum da çaldığı şey banjo değil cümbüş sanırım.

büyük hata, editledim.

Google'a şunu yazıyoruz: mor ve ötesi cambaz klip "cümbüş"

Cümbüş kelimesi tırnak içinde olacak ki sonuçlarda o kelime kesinlikle bulunsun.

Arama sonuçlarında 4-5. sıradakilere şöyle bir göz gezdiriyoruz ve cevabımızı buluyoruz. Ozan Tügen imiş.

@kingdom of rush abi/abla hem balık verip hem balık tutmayı öğrettin eyvallah.

Armonipolisi.
bunu bilenlerin emekliligi gelmistir herhalde.

evet onun eksideki armonipolisi oldugunu bilenler hep +30

mail konusu gibi başlık var :) vesileyle up

* tabi ki doldurup boşaltman gerekiyor. evde kullananlar genellikle pcyi hareket ettirmedikleri için bataryayı çıkarırlar. çıkarmayın yüksek voltaj veya elektrik kesilip gelmesi gibi durumlarda direk(düşük olasılık) laptopu elinize alabilirsiniz.

*sürekli şarjda kalmaması gerekiyor.bazı bilgisayar markalarına özel veya 3. parti bir programla bu sürekli şarjda kalma sorunu giderilebiliyor.

*mümkünse orjinal şarj aleti kullanılması gelen elektiriğin bilgisayara sağlıklı ulaşması için güzel olacaktır.

başka birşey aklıma gelmedi.

Bazı modellerde sürekli şarjda kalması daha iyi. Benim emektar Asus'ta vardı bu özellik. Şarj %95'ten fazla iken pili doldurmayı bırakıp direkt elektrikten alıyordu enerjiyi. Model bazında araştırmak lazım, kullanım kılavuzunda falan yazar.
Doldur-boşalt yapmak bana saçma geliyor ama bu fikrimi destekleyecek teknik bilgim yok.

boşaltmana gerek yok. sürekli prize takılı kullan. batarya da takılı olsun. artık bilgisayarlar eskisi gibi değil.

hayir

oluyor arada dalgalanp duruluyorum.
ama sen, yanlış bilmiyorsam daha lisans okuyorsun
o yaşlarda olmuyordu 28 gibi bir kriz atlattım -sağlık durumum da baya bir sıkıntılıydı bence psikolojik olarak bundan etkilenmiştim- sonra geçti
arada geliyor ama anlık, geçiyor
benden daha büyüklerin dediğine göre 40 gibi en sancılı şekilde tekrar böyle bir kriz yaşanıyormuş, ondan biraz korkuyorum açıkçası.
evlenecem, çocuk yapacam diyen bir insan hiç olmamıştım o yaşa, o krize kadar. şimdi 33 yaşındayım yine demiyorum -çünkü şu ara o kriz uğramıyor :P

hayır ama hissettiklerin normal. ne yazık ki hormonlar böyle cılgınlıklar yapıyor/yaptırıyor.

Hormonlar ah bu hormonlar. Kesinlikle cok normal

6 yıldır evliyim bir kere bile öyle hissetmedim bana niye gelmiyor bu duygular sinir oluyorum.

sade kadınlara maal etmeyelim, erkeklere de oluyor 28 den 30 a kadar azar azar yokladı, 30 - 32 ye kadar biraz daha yokladı, 2 hafta önce acayip bastırdı neredeyse başedilmeyecek kadar. yaş 32 erkek

tabi doğurma olarak değilde, cinsel dürtülerin tavan yapamsıyla karışık çoluk çocuk olayları.

hormon hormon üstüne piniyor ondan oluyor tüm bunlar.

enteresandır hayatımda anlayamadığım belkide en basit şey şu evlilik çoluk çocuğa karışma kavramıydı, diyordum lan bu insanlar manyakmı olm? gzemek tozmak, kendine zaman ayırmak, kendi istediğin şeylere odaklanmak varken, evlenmek mevlenmek neymiş lan diyordum.

anladım ki hormonlardan. demek insanlar bu yüzden deli gibi evlencem ben, evlencem, lan evlenmem lazım diyormuş.

24 yaşındayım ve bazı bazı bebek gördüğümde bende bundan bir tane yapmak istiyorum diye kendimden geçiyorum. bende de olsa öpsem, koklasam, bağrıma bassam. sonra hayallerimi hatırlayıp, bebeğe zaman var yola devam diyorum.

23'üm ben de ve 1-2 yıldır böyle hissediyorum, bebek görünce özellikle. İçgüdüler, biyolojik saat vs derken böyle hissetmek normal ama biraz erken başladı sanki.

Hayır, hiç öyle duygularım yok. Hep böyle değildim ama. İş hayatına başladıktan sonra bir çocuğun sorumluluğunu almak aşırı zor ve imkansız geliyor. Ayrıca bir avm'de falan yaramazlık yapan, şımaran, istediğini aldırmak için zırlayan veletleri görmem de bu duygularımı pekiştiriyor tabi.

O kafayı küçümseyenleri anlamıyorum. Anneleri de o kafada olduğu için kendileri varlar. Bunun küçümsenecek veya tahkir edilecek bir yanı yok. Aksine İNSAN yetiştirmektir o, yetiştiremeyenlerin eserleri her yerde.

Cevap: 34 yaşındayım, kadınım, 30'dan itibaren sık sık oluyor. Bu cinsiyetimizin kendi doğası, erkeklerdeki üre(t)me içgüdüsünün kadınlardaki şekli. Çok normal.

bebekleri görünce sevesim falan geliyor ama doğurmalıyım olmuyorum. ufukta evlilik de var ama yok yani 30a yaklaşınca olur herhalde :)
25 K

Eski sevgilimle çocuk yapsak nasıl bir şey olurdu çok merak ediyorum. Keşke bi çocuğumuz olabilseydi.

Fazlasıyla anaç yapılı bir insanım, yirmilerin başından beri oluyor. Bi doğuramadın gitti :)

"My biological clock is ticking and i want babies now!"

Benim olmadi ama hayatimin her yerinde oldugu gibi cocuk icin de plan yapmistim. O plan da isleyince istedigim zamanda cocugum oldu. Tabii inanilmaz sansliydim bu konuda o da ayri mesele. Birkac faktor ust uste iyi gitti. Biri olmasa olmayacakti. Plan program o durtuyu kontrol altina aldi sanirim

Hic olmadi, hatta arkadaslarla konusurken "cocugum olursa adini x koyarim" muhabbeti gecti, bu arkadaslar biri kiz digeri erkek. Sonra bana sordular "iii ben hic dusunmedim bile" diyince uzayli gormus gibi bakmislardi.

Olmuyor.

4-5 sene öncesine kadar bir bebem olsun ilerde diye hayallerim vardı, şu an yok. Yapmam diyemem ama hevesli değilim şimdilik. Aşırı büyük bir sorumluluk ve ben rahatıma aşırı düşkünüm.

2 yıl öncesine kadar oluyordu özellikle arkadaşım yeni doğum yaptığında bebeği kucağıma alıp anneme "anne ben de istiyorum bundan" demiştim, herkes şaşkın bakmıştı :)

Sonra baktım ki öyle kolay iş değil çocuk büyütmek çok büyük sorumluluk ve belli bir düzeye gelmeden (hem maddi hem manevi) yapılmamalı. Çocuğun her istediğini almaktan bahsetmiyorum ama ihtiyacı olan şeyleri alırken zorluk yaşamaman gerekiyor. Çocuğun da olsa kimseyi zor durumda bırakmaya hakkın yok.

Şu an istemiyorum. İleride ne olur bilemem tabii ama düşünmüyorum.

eski sevgilimle birlikteyken ara ara düşündüğüm oluyordu, lan çok yakışıklı adam, bundan çocuk yapsam nasıl bi şey çıkar acaba diye agdhff. o gidince düşüncelerim de gitti. şu an çocuk düşünmekten daha önemli problemlerim var, para kazanmak, stabil psikoloji, gelecek kaygısı gibi. ha bir de rahatıma çok düşkünüm doğru. zevklerimden pek kısabileceğimi (para harcamak değil illa) zannetmiyorum. 5 dakikada bir kontrol edeceğim çocuk yapmak yerine yatakta boş boş yatmayı tercih ederim mesela. bu en küçüğüydü :)

Menstürasyon döngüsü. Canın bir alfa, bir beta çekecek; artık hangisi denk gelirse o anda.

hiç olmuyor bana
eskiden beri de düşünmedim.
32 yaşına geliyorum.
demek ki herkese olmuyor.

31 yaşındayım.
ben de hiç evlilik isteyen, gelinliğinin hayalini kuran biri olmadım.
ama evet, çocuk istiyorum, yani o bahsettiğin his bana da vuruyor.
özellikle son 3-4 yıldır var.

bana kalsa, maddi gücüm el verirse 2-3 tane doğururum.
yaşın ilerliyor oluşu bu konuda biraz heyecanlandırıyor beni, 40 yaşında anne olmak istemem şahsen.
bu tabii işin içgüdüsel değil, mantık kısmı.

ama genel olarak "doğurmalıyım" hissi çok baskın.

edit: bebekleri severim, ama çocuk ben de sevmiyorum bu arada.

1 gün bile öyle bi his gelmedi. iyi ki.

Tam o dönemlerde bi gelir. Sonra bir de belki 30'a yaklaşırken gelir. Hormonlardandır geçer :)

hayır olmuyor, hiç olmadı 32k
hadi diyelim kafama saksı düştü, gezegenler yörünge değiştirdi vs istedim, bu sefer de "bu kadar manyağın, psikopatın arasına çocuk mu salınır?" der yine yapmam.

Hiç olmadı. Hatta yaş ilerledikçe çocukları daha da çekilmez bulmaya başladım. Eskiden bu kadar tahammülsüz değildim. Şimdi bildiğin tiksiniyorum. 28/K

bende 30 yaş civarında olmuştu...

23 yaşında hiç öyle bir isteğim olmadı, hormonlarım beni hiç o şekilde yoklamadı çok şükür :)

Oluyor.
26 yaşındayım, erkeğim.

ben çocuk sevmiyorum, bebek de. yani oturup çocukla bütün gün napıcam ya, kedi olsa neyse lazer tutarsın, top atarsın filan. bu anca ağlasın, götünü sil, gazını çıkar, agumugu yap. düşününce sıkılıyorum, o derece bir adanmışlığa hazır değilim, mümkün değil yani.

buna rağmen bana bile zaman zaman oluyor. acaba çocuğum olsa ne biçim mi güzel olur diyorken ay yine yumurtalıklarım dizginleri ele aldı diyip uyanıyorum mevzuya, çok takılmıyorum.

Yeni evlendim, öyle bir içgüdüm yok, hiç olmadı. Çocuk sevmiyorum.
Sadece isveç norveç'te falan sapsarı saçlı, mavi gözlü, çığlık çığlığa ağlamak yerine bize gülücükler saçan bebekleri gördüğüm zaman şunlardan birini kaçırsak mı diye düşünmüştüm:)
29

evliyim.
hiç o hisse kapılmıyorum.

23k hiç olmuyor.

geçen seneden beri ara ara geliyor. her şey yaz tatilinde çocuklu ailelere sempati duymamla başladı. yalnız kaldığım bi dönemdi, uzaktan izlerken ilk defa bi an için çocuk yapmak, büyütmek fikri mantıksız gelmedi. yalnız kalmak derken okul bitti, arkadaş çevresi sıfırlandı. fakat o zamana kadar hiç mi hiç düşünmemiştim, garipsedim. o zamandan beri ara ara acilen evlenip bir sürü çocuk doğurmalıyım şeklinde düşünüyorum. hayatın boyunca hissetmeyince, daha önemlisi kendine o şekilde bir hayat planı çizmeyince insan bocalıyor. sonra kendimi mantıklı düşünmeye zorluyorum, geçiyor. sonra tekrar geliyor. bir daha gelmemek üzere o duyguyu nasıl göndereceğim bilmiyorum. 24k.

33'üm, hiç olmadı. "Acaba bir gün olur mu" diye merak ediyorum. Çocuk sevemiyorum, uğraştım ama içimden gelmiyor.

27 yaşındayım bana hiç olmadı. bir gün çocuğum olsun istiyorum gerçi galiba anne olsam iyi anne olur benden ama kafamdaki hayat planıyla çocuk yapabileceğim yaş sınırları kesişmiyor gibi. kısfmet.

ben de evleneyim, çocuk yapayım kafasında değilim hatta evlilik beni çok korkutuyor. fakat o hissi yaşıyorum bir süredir. Özellikle bu yıl başladı. hormonal olsa gerek... direkt o an çocuk doğurasım, doğum yapasım geliyor. sanki doğursam rahatlayacakmışım gibi. değişik bir his.

23k.

32 yaşında kadınım, hiç olmadı henüz.
32 yaşındaki en yakın arkadaşıma son iki yıldır oluyor, 2 yıl içinde bir yeğen bekliyorum kendisinden.

ortaköy

Kadıköy

ortaköy alakasız. kadıköy'den de gidişin zor olur (kadıköy'de metro durağına yakın otursan dahi). levent metrosuna yakın metro durakları etrafında bakılabilir, biraz istanbul'un avrupa yakasındaki kuzey semtlerine bak. darüşşafaka bile olabilir.

ortaköy alakasız mı lol.

Bomonti, Kurtuluş, Feriköy

Ortaköy alakasız +1. Levent'e ulaşım zor oradan araban yoksa.
Kadıköy ne alaka zaten hiç anlamadım.

Gültepe falan Kanyon'un arkasında kalan yerlere bakabilirsin. Kira daha ucuza gelir, gezmeye paran kalır. Fiyat/performans oranı en yüksek burası olur.
Nispetiye'de o paraya kiralık daire bulunabilir belki şansına denk gelirse. Ama bence değmez.
Evin eski olması dert değilse Hisarüstü de olabilir.
Esentepe'de de çok eski olmayan evler bulunabilir.
Yokuş çıkarım, ev de eski olabilir diyorsan Fulya da olumlu.

Sallıyorum: Tod Ashley.

@pike Tod bey hiç tanıdık gelmedi ya, aradığım kişi kendisi değil sanki

malmsteen? eşi türk ama türkiye'de yaşamıyorlar diye biliyorum.

Joe strummer

Joe Strummer'ın Türkiye'yle tek alakası babası büyükelçilikte çalışıyorken Ankara'da doğmuş olması değil mi ya?

@weeping guitar yok o da değil.

@seyduna6687 ve teutonic-terror joe abimiz de değil bahsettiğim kişi.

gurubuna rainbow diyesim geliyor ama bayağı inceledim grubu, ordaki elemanlar da değil sanki.

Peter Murphy?

@silver apple sağol varol ya kafayı yedim kaç gündür sjldkhfd

Kayseriye gecmeyin, 2 gunu de kapadokya'da gecirin bence :)

2 gün kapadokya +1
kayseride görecek aman aman çok bişey yok(merkez)

2 günü de Kapadokya'da geçirin +1.

Kayseri'ye kışın başka bir haftasonu gidersiniz, zaten görülecek pek bir şey yok, biraz gezer sonra Erciyes'e gidip kayarsınız.

bence kadın, orgazm hormonlarla ilgili birşey ve bundan alınan keyif eşit bile olsa kadınlarda arka arkaya olabiliyorlar. biz olamıyoruz (ya da en azından ben olamıyorum, aramızda olan illa vardır yerseniz)

onun dışında hiç titreyerek boşalan bir adama denk gelmedim (allah getirmesin) yani hiç şantiyede bile böyle hikayeler dinlemedim (neler anlatıyorlar aklınız almaz) ama titreyerek orgazm olan kadına denk geldim(ben bakirim, yani bi' arkadaşım anlatmıştı)

kadınlar daha fazla alıyordur, ama erkeklere kıyasla baya zor oluyor diye biliyorum.
yani uygun şartların bi kadın için oluşması daha zor, ama olduğunda daha fazla zevk alıyordur.

titreyerek boşalma olayı da kellere özgü diye biliyorum. kel arkadaşlar da normalden uzun yaşıyolar.

Kadın 7-8 kat daha fazla zevk alıyor diyorlar bilimselmiş

Bence kadınlar alıyordur. Bizim sistem sık tekrarlara uygun değil.

ikisinin süresi farklı değil mi? Kadınınki daha kısa sürüyor galiba. E bu da algıyı etkiler?

serçe parmağını kulağına sok deli gibi kaşı. kulağın mı parmağın mı daha çok zevk aldı?

Kadın, çok net:( erkeğim

neyle ölceceksin bu daha cok zevk alma isini merak ettim. orgazmi zevk almanın dorugu olarak düsünürsen, kadinlar acik ara önde. erkek bir sonraki icin beklemek zorunda, kadinlar arka arkaya defalarca orgazm olabiliyor. ama kadina zevk almanın günah oldugu, ancak orospuların zevk alacagi ögretilmis, bu nedenle kadinin beyninde daha cok bariyer var. bu sebeple de alacagi varsa da, almiyor zevk mevk.

Kadın orgazm olabilirse zevk alır ama çok büyük çoğunlukla orgazm olmuyor Türk kadını, o yüzden bence yanlış genelliyorsunuz. Ülkemizde zevk erkeğe mahsus.

kadın orgazmı erkeğinki gibi anlık gelişmiyor. kadın orgazmı bir süreç erkeğin aldığı zevk ise seksin süresiyle sınırlı. kadınlar orgazmı tarif ederken gözlerinin karardığından, dünyadan soyutlandıklarından falan bahsediyorlar. şimdi eğri oturup doğru konuşalım hiçbir erkek kendi boşalmasını böyle tarif etmez. hiçbirimiz boşalırken kadınlar gibi kendimizi kaybetmiyoruz.

Kadının orgazm olma potansiyeli erkekten kat kat daha fazla, bilimsel olarak ispatlanmış da. Ha Türkiye'de erkeğin 10'da 1'i kadar falan orgazm oluyorlardır. Sevişmek=erkeğin ihtiyaçlarını gidermesi çünkü.

sünnet denen gereksiz operasyon yüzünden türk erkekleri zevk falan almıyor. bütün sinirler köreliyor çünkü hassas noktadaki.

Kadın tabularını yıkıp vücudunu tanırsa, potansiyeline erişirse onun aldığı zevkin onda birini bile alamayız. Kadın zincirleme orgazm olur, dakikalarca kasılması sürer. Erkek fırt diye gelir, ve seksin psikolojik hazzını bir kenara bırakacak olursak, erkeğin seksten aldığı fiziksel haz maalesef boşalırkenki ve boşaldıktan sonraki birkaç saniyedir. Bu süre kadınlarda daha uzun, üstelik kadınların erojen bölgesinde daha çok sinir ucu var. Yani kadın hep yener.

Gençler, erkekler de multi orgazmikler ama ne kadar ihtiyaçları var o tartışılır. Kadın orgrazmı sadece 3 saniyeciktir bilginize!

Alıntı 1.
"kadınlar orgazmı tarif ederken gözlerinin karardığından, dünyadan soyutlandıklarından falan bahsediyorlar. şimdi eğri oturup doğru konuşalım hiçbir erkek kendi boşalmasını böyle tarif etmez. hiçbirimiz boşalırken kadınlar gibi kendimizi kaybetmiyoruz."

Alıntı 2.
"erkeğin seksten aldığı fiziksel haz maalesef boşalırkenki ve boşaldıktan sonraki birkaç saniyedir."

Her yaştan gençler, ergenlikte zannedildiğinin aksine ERKEKTE BOŞALMAK ORGAZM DEĞİLDİR. Birçok erkek hayatında orgazm bile olmamıştır ama oluyorum zanneder.

Kızlar ; Erkek kendi cinselliğini öğrendiğinde kadın bu erkeği genelde kaybetmiş olur. Erkek cinselliği hakkındaki olanca bilgisizliğe rağmen çoğu kadın kocasını orgazm edebildiğini zanneder. Ayrıca erkek tatmini kadın tatmininden zordur. Tatmin eşit değildir orgazm. Orgazm tat almaktır tatmin ise doymaktır.



Erkek boşalmadan da 'defalarca' orgazm olabilir ve bu orgazmlar 3 saniyecik de değildir! Erkekte boşalmak sadece zevkin sonudur noktayı koyar 'zevkin kendisi değildir' dolayısıyla istenmeyendir. Ergenlerde ise başka bir halt bilinmediğinden alternatifsizdir.

Erkeklerin de büyük kısmı aynen kızlar gibi cinselliklerinin farkında olmadıklarını bilmiyorlar. Hatta gördüğüm kadarıyla akıl vereni de bol.

Programın birinde Okan Bayülgen isimli gariban erkek cinselliği hakkında bir iki saçmaladı. Buradan yazmayla uğraşmıyorum şimdilik ama sırası gelecek... Neyse ben bunu en azından cinsellik hakkında bir şeyler biliyor zannederdim ama kültürsüzlüğünün yanında cinsel cehaleti de ağırmış.

Yanında duran adam buna "Hayır bir iki dakika değil her erkekte bir saat süren pompa süresi (orgazm konusundan çıktık) kapasitesi standart olarak mevcut." dedi. Sanırım an itibariyle 45 yaşına gelmiş olan Okancık "Geri çekilerek mi?" diye saf saf sordu. "Hayır aralıksız tek seferde!" cevabıyla yıkıldı. Tek döngüde 6 kadına yetecek süre...

Okancık sanırım programın sonrasında kendini eğitmesi gereken kişilerle uzun sohbetler ve psikolojik tedavisinin ardından erken boşalmasından kurtulmuştur. Türk kadınında da aşırı yaygın bir geç boşalma problemi mevcut ama onlar da bunu bilmiyorlar. Erkek eğitildikten sonra birden fazla probleminizi keşfediyor. Buradan tek tek listelemiyorum.

Her neyse sevgili Okancık bu canlı yayında rezil olma seansının ardından aynı yıl eşinden aman yani karısından boşandı. Yukarı da yazmıştım tekrarlayalım; 1. Erkek kendi cinselliğini öğrendiğinde kadın bu erkeği genelde kaybetmiş olur. 2. Erkek eğitildikten sonra birden fazla probleminizi keşfediyor.

Siz sizinkini kullanmayı öğrendiğinizde eş zamanlı olarak karşınızdakinin de kendininkini (kadınlığını) çalıştıramadığını öğreniyor öğretiliyorsunuz. Buradan da vajinal-klitoral orgazm farkına geliyoruz ve ben bu konuda da yazmayla uğraşmıyorum. Çoğu kişi vajinal orgazm olabildiğini zannediyor. Oysa tek yaptıkları penisi klitorise sürttürerek içeriye almaktan ibaret. Açıyı değiştirerek pompa yapın orgazm olamadıklarını anlayıveriyorlar.

Seksologlar ilk birkaç seansı seksi yanlış bildiğinizi anlatabilmek için harcadıklarını söylüyorlar. Altyapısını vermeden uykulu kafayla öylece karaladım. İki paragraflık siteye kitap yazamam anlamadığınızı anlayın yeter.

tasvir yapmak gerekirse erkekler dışa doğru, kadınlar içe doğru bir çekim/itim tadında orgazm oluyorlar derler.

bu arada buzdağının görünmeyen kısmını da hesap etmek gerek. herkes "kendi yaşadığını" seks sanıyor fakat belki de kadın olsun, erkek olsun asıl hazlardan muaflar. belki de anca kıyısında dolaşıyorlar. bu işin kamasutrası var, tantrik seksi var. taocular seksin kitabını yazmış adamlardır mesela. sırf pozisyon olarak da düşünmemek lazım, onlara saygısızlık olur. kişi kendini eğiterek ve partnerine gerekli özeni göstererek level atlayabilir seks konusunda. bakmayın yani pornoların dikte ettiği fast-food kültürü tadında ilişkilere. ağızlarına extacy atıp seks yaptığını sanan adamlar onlar...

Kadınlar tabii ki. Kendini tanıyan, tabuları olmayan bir kadın orgazm olacağını yarim dakika öncesine kadar bile anlayabilir; tüm vücuduyla hisseder.

elbette kadınlar.
tartışmaya gerek bile yok.

tabii burada süreci çözebilmek önemli.
kadın kendini tanımıyorsa, neyi ne zaman nasıl yapmaktan hoşlandığını anlayamamışsa, erkeğin yarısı kadar bile bir şey hissetmeyebilir.

kadınlar için orgazm bir süreç, hatta dalgalar halinde gelen bir süreç.
yukarıda da yazılmış, bazen birkaç dakika öncesinden bile hissediyorsun yaklaştığını.
ama kadın için seksin kendisi de bir süreç zaten.
sürekli üstüne koyarak ilerliyorsun, mutlaka yeni bir şeyler çıkıyor.
hisler değişiyor.

seks ve orgazm kadın için ruha daha fazla hitap eden bir şey.
çünkü derinleştikçe, aldığın zevk, sekse bakış açın, seks yapma nedenin, orgazmı yaşama şeklin, bunun için tercih ettiğin/seçtiğin insanlar vs. hepsi değişkenlik gösteriyor.

erkekleri bu açıdan biraz mekanik ve şanssız buluyorum.

Fındık badem kuru meyve bulundur ara öğün olarak.

Öğle arası da tavuk ızagara, salata vs götürebilirsin. Yağını falan yerken eklersen pörsümez salatan.

Gotureceginiz hicbir sey sabahtan oglene kadar disarida durarak bozulmaz. (Aklima gelmedi bozulabilecek bir sey, belki yazin tavuk filan)

Normal evde yaptiginiz sulu yemegi bile goturebilirsiniz. Ekstra bir seye gerek yok pek.

Ya da salata + izgara herhangi bir sey. Yagini limonunu isyerinde koyarsiniz.

Kepekli sandviç arası ton balığı. Kepekleri oraya buraya dökme ama

Ton balikli salata yedim bugun de çeşitlendirmem lazim. Ne bileyim adanadayim sabah 7den oglen 12ye tavuk filan bozulur gibi geldi

Haşlanmış mercimek, nohut, fasulye... ne varsa onları zeytinyağı, limon, nar ekşisi ile birleştirip aralarına biraz yeşillik katıp içine birkaç tane de kuru üzüm, kuru erik falan atın. Süper oluyor.

friends
chandler monica

himym
Lily&Marshall

Lily-marshall +1

film olarak Garden State. samantha gibi olan sözlük/duyuru kıslarına selam^^ :p (biraz da Jeux d'enfants)

dizi olarak düşüneceğim. yalnız Californication dizisindeki baba-kız tadında da yaşamak isterdim.

looking - agustin & eddie

outlander, claire and jamie and frank :-)

c: hicbiri

house of cards.
underwoodgiller

got jaime-cersei

şaka şaka fghfhfh good will hunting will-skylar

ama sadece istemekle kalırdım yani. bu kızın uygun oluşundan ziyade benimde o dahi erkek olmayışımla alakalı.

Vahit emmi - zeliha
Yedi numara

Özellikle 80'den sonra yapılan filmler diziler saftirik topluma nasıl yaşayacağını öğretmek için hazırlanmış olan yaşam tarzı dayatma kalıpları haline geldiler. Cevap; Hiçbiri.

lily- marshall +789877956

One flew over cuckoos nestteki jack nicholson ve manitası gibi

yok sanırım. sanırım değil yok. ama gizli gizli chuck&blair fanı olmuşluğum vardır.

Gilmore Girls
Luke-Lorelai +1

Vicky Cristina Barcelona.

Love Story, Sonu hariç tabi.

Fişini çekip arkasından da şarjını çıkarıp açma tuşuna 30 saniye kadar basmayı deneyebilir misiniz? Benzer bir durumda bende işe yaramıştı bu yöntem.

@kingdom of rust: Maalesef, pil sabit çıkartılamıyor. Pilin anakartla bağlantısını kessem dahi işe yaramadı.

çalışma odası olarak kullanırdım ben.

ama spor odası da yapılabilir.

hiç uğraşma, ütü masası, gereksiz yer kaplayan sandalye falan(mesela birileri gelmesi halinde ihtiyaç duyabileceğin yataktır döşektir) çamaşır askısıdır bunları koy ve o şekilde kullan

ev senin evin, burada yaşayan da sensin en rahat bu şekilde olmalı diye düşünüyorum, kasma koltuk takımı falan neymiş ki

ha ben acaip dağınığım evime de birileri sık geliyor, topla topla dert oluyor içime dersen, o zaman yine koltuk takımı fazla gelir. ufacık oda zaten.

Calisma/hobi odasi en ideali.

Ikeadan guzel bi kitaplik, onune sallanan sandalye, ufak bi calisma masasi.

Kafa dinlemelik bi yer olur. Arada oda degistirip havani degistirirsin. Onun disinda cok da bise yapilmiyor o kucuk odalarla. (En fazla yatak atip misafir odasi yaparsin iste)

bırak boş kalsın.

Ben bazen böyle geceleri 4-5 gibi uyanınca bi kahve yapıp güneşin doğuşunu bekliyorum camın önünde, ışıkları filan hiç açmadan kışları kaloriferin önünde oturuyorum, bazen 2 saate yakın oturduğum oluyor.

Geceleri belki sadece bende olmuyordur, ya da oluyordur bilmiyorum ama uykumu kaçıracak şeyler geliyor aklıma ''şu ne oldu, ne olacak, şöyle mi yapsak'' diye beynim gevezelik ediyor, ve hiçbir hamle yetisi olmayan bir saatte bu olduğu zaman bir de üstüne bunu niye yapıyorum diye kendime kızıyorum bunlarda ekleniyor üstüne beynim hiç susmuyor. işte o zamanlar kalkıp bu karanlık salonda oturmak bana iyi geliyor.


Çalışma odası mantığını ben hiç anlamıyorum, belki de böyle bir alışkanlığım hiç olmadığından ama çalışmak isteyen insan heryerde çalışıyor zaten, bunun için soğuk bir oda kapatmak bana hep anlamsız ve kullanışsız geliyor(eğer freelance bi' işiniz yoksa)
Mesela benim tanıdığım eve en çok iş getiren kişi bi' avukat ve kanepenin (böyle bildiğin oturma kısmı filan geniş koca kanepe) üstünde bazen bağdaş kurup bazen ayaklarını uzatıp dosyalarını kalemlerini ve ataşlarını yanlara dizerek bir yandan çay içiyor bir yandan çikolata yiyip bir yandan da işini yapıyor, arada odaya oğlu gelip baba playstation oynayalım mı diyor olmuyor lig tv de eski maçları izliyorlar, arada televizyona bakıp eski maç görüntülerinde gol! filan diyip coşuyor.


oysa kocaman evi var ve eğer bi' odayı çalışma odası yapsa sanmıyorum orada o sıcak ve alışmışlığı sağlayamaz,

bi tane çekyat vari kanepe alınabilir yada tekli yatak alınabilir veya 1 tane deri güzel tekli seksi koltukta alınabilir.

kendi odana sadece uyumak için gir. diğer odayı buna göre dizayn et.

ben olsam bi odaya sinema sistemi kurardım. perdesiyle, projeksiyonuyla, ses sistemiyle.

oraya bir halı ve yer minderleri, arkaya da yastıkları koy. şark köşesi gibi. al sana mis gibi bir oda.

Ben de yere minder at demeye gelmiştim, zaten denmiş. Arada diğer odadan sıkıldığında kitabını alıp geçersin oraya. Veya minderlere uzanıp boş boş tavana bakmak bile güzel olur.

bence ne kadar boş, o kadar sade ve huzurlu. şark köşesi gibi bir bölüm yapabilirsin bence. ben böyle bi köşeyi japon kültürüne göre şekillendirmeyi düşündüm mesela son zamanlarda aşırı anime izlediğimden ötürü :D

boğaziçi diyorum.

bu soruyu daha öncede sormuştunuz. boğaziçinden şaşmasın. bilgisayarda hele yıldız galatasaray alternatifi boğaziçi yanında adı geçmeyen yerler.

dilerse programlama öğrenir işletme sırasında.

"ama hoşlandığı şey yazılım veya elektronik değil, ortaya çıkan ürünü idare etme, devamlılığını sağlama, pazarlaması vs. "

Bu her şeyi özetliyor aslında, ne işi var bilgisayar mühendisliğinde.

@038576

endüstri olsa da olacak yer ya yıldız ya da o halde bir yer.

boğaziçi işletme ya da iktisat yanında yıldız konuşulmaz.

boün işletme

@kurnaz

ailesinden çok fazla etkileniyor.

ailesi istiyor ki daha spesifik bir bölüme gitsin. işletme, iktisat, uluslararası mezunu kaynıyor diyorlar her yer. iş bulman zor olur vs. mantığıyla yaklaşıyorlar olaya.

boğaziçi olacağını değerlendirmeye alıyorlar mı, bilmiyorum.

*

@gezegen olan pluton

onun mantığı şöyle;

bilgisayar müh. olayım, yazılımı kendim yazarım.
ee olayım veya, projeyi kendim hallederim.
başlangıcı yapıp, daha sonra işletme tarafına bakarım.

*

@038576

@kurnaz'ın da dediği gibi, gelirse ya galatasaray gelir ya da yıldız teknik endüstri'de de. sayısalda sıkıntıları var.

abi işletme mezunu kaynıyor etraf doğru ama boğaziçi, odtü ve bilkent işletme farklı. bunlar iş bulabilen, iş bulmayı geçtim iş seçen insanlar.

ailesi saçma saçma konuşmasın. yıldız ne abi boğaziçi yanına.

bilgisayar isterse geliştirebileceği bir şey, programcıların çoğu başka bölümlerden.

türk ailesi çocuğun geleceğini mahvetmesin, sayısalda sorunları var diyorsunuz mühendislikte ne işi var.

@03
işletmeyle bilgisayarın puan sistemine bakın. sonra gelin konuşalım.

kısaca boğaziçinde herhangi bir bölüm>yıldız+galatasaray.

@j r r

Bu bir meslek degil, bolum seçimi. Okursanız zaten arkadaşın yol haritası oldukça net. Yapılmak istenen is nereden sonra daha iyi yapılır, cevap aranan soru bu. Mezunlarla, öğrencilerle de detaylı konuşmalar yaptı. Burada aranan şey, is hayatında benzer tecrübelere sahip veya deneyimli kişilerin fikrini almak.

boğaziçi işletme

@dissendium bu biraz bakış açısıyla alakalı. Bölüm seçimi meslek seçimi demek değildir ve üniversiteler de meslek edindirme kursu değildir aslında, ama şartlar gereği ideal olmayan koşullarda Türkiye'de böyle algılanıyor. Türkiye'de hem isteyerek hem de istemeyerek okuduğu bölümle alakalı çalışmayan çok insan var. Özellikle boğaziçi mezunu çoğu kişi okuduğu bölümle alakalı iş yapmaz, boğaziçi mezunu mühendis de pek mühendislik yapmaz fabrikada. Çünkü okul onları çok yönlü ve farklı geliştirir, farklı bir kültür katar.
En basitinden Nuri Bilge Ceylan Boğaziçi elektronik mezunu ve onun gibi daha nicesi var yani istisna değil.
Hala boğaziçi işletme diyorum pazarlamacı işletmeci kafası var galiba arkadaşta, sayısalı da çok sevmiyorsa mühendislikte harcanmasına gerek yok, şu anki aklım olsa ben de boün işletme isterdim

Boğaziçi diyorum. İstanbul şartlarında ne okuduğun değil, nerede okuduğun daha önemli. Ortalık yeni mezun kaynıyor çünkü, herkes en iyilerini almak istiyor. Kaldı ki zaten yazılım düşünmüyormuşsunuz, bilgisayar mühendisliğine gerek yok.

Bu arada Boğaziçi, Bilkent gibi okulların İşletme, Ekonomi vb. bölümlerinden mezun olup şu anda IT işi yapan tanıdıklarım var. Zaten kafaları basan analitik adamlar, bir de kaliteli okullarda iş hayatı bakış açısını edindiklerinden gayet başarılılar.

@dissendium üniversitelere meslek edindirme kursu dedin demedim okey, ama bölüm eşittir meslek şeklindeki bakış açısını doğru bulmuyorum. Daha 18 yaşında okuldan, çevreden etkilenip; aile, akran, dershane, rehberlikçiler, hangi bölümün-okulun puanı en yüksekse onu hedefleyeyim, aman puanım boşa gitmesin kafasıyla tercih yapılıyor genelde. Daha o yaşta hiç kimsenin kendini tanıyabildiğini ve ömrü boyunca ne meslek yapmak isteyeceğini isabet ettirecek insan tanımıyorum ben. O yüzden tek bir alanla sınırlayan değil de işletme gibi daha geniş alana hitap eden ve kendini tanıdıkça ilerlemek istediğin alanla ilgili eğitim ve tecrübelerle geliştirebileceğin bölümler günümüzde bana daha mantıklı geliyor. Bir mühendis olarak da zibilyon tane özel olsun devlet olsun mühendislik var ev zibilyon çeşit farklı mühendislik d evar hatta kapanmadıysa uzanktan eğitimle mühendislik bile vardı. Herhangi bir işletme mezunuyla boğaziçi tabii kıyaslanmaz. Maalesef ülkede etiket her şey ve boün mezunu olarak üstünde ömür boyu taşıyacağın güzel bi etiket sahibi olursun

@dissendium ben de sana aynen katılıyorum evet, KESİNLİKLE kişi kendine yakın bulduğu, zevk aldığı ve iştigal etmeye yakın olduğu bir bölüm okumalı. Yani sevmediği bölümü kişi sırf Harvard diye okumamalı. Ben de senin gibi düşünüyorum demek istediğim sırf Boğaziçi etiketi var diye git orda sevmediğin bi bölüm oku değil. Puanı yüksek, iş garantisi var, parası,prestiji iyi diye tıp da okunmamalı aynı şekilde. Ama soruya istinaden cevap veriyorum ben de. Bu arkadaşımız zaten mühendisliğe ve sayısal derslere ilgisi o kadar yüksek değil, işin daha pazarlama, sosyallik vs. ayağında. Mühendislik okuyacaksa illa bana göre işletmeye en çok benzeyen endüstriyi okumalı ama o da en fazla gsü ve yıldızda geliyormuş. Gsü de çok iyi okul ama sosyal bilimler için sayısal bölüm yok denecek az, zayıf ve fransızca okumak saçma. Ee birbirine bu kadar benzeyen iki bölüm olan endüstri ve işletmeyi boünde mi okursun yıldızda mı? Şimdi bence sen işletmeyi küçük görerek sırf mühendis title'ı için yıldıza git diyorsun. Bence de bu saçma çünkü bölümler nerdeyse aynı ve en az 5 yıl okuyacağın yer de çok önemli. Boğaziçinin imkanları yıldızla falan kıyaslanmaz.
Bence bölüm seçimleri kişiseldir ve hiç kimsenin okuduğu bölüme tırt ya da leş denmemeli, küçümsenmemeli. Şimdi burda sen mühendislik dersin başkası işletme iktisat der ama bu arkadaşımız yöneliminden bakmaya çalışıyoruz. Onun için boün işletme daha uygun bence bu donelerle. Yani sen adamın bölümünü küçümsersen o da ben boğaziçiliyim sen nerden falan der, bu iş bitmez. İster okul için, ister title için okul okunmaz. Senin yaptığın farklı bir etiketçilik. O boğaziçiliyim diye övünecek, sen ben mühendisim diye övüneceksin falan. Sevmeyen adam mühendislik falan okumasın. Ben de bi tarafımdan sallamıyorum senin okuduğun bölümü türkiyenin en iyi teknik üniversitesinde okumuş 34 yıllık hayat ve 9 yıllık iş tecrübesi sahibi olarak.
Tik kısmını bilemem ben konuyla alakalı düzgün cevap veren herkese tik atarım ama atıp atmamak @tosibanın takdiri ona kalmış

olayı nereden nerelere getirdik.

tik işaretiyle hayat görüşü tespiti yapanlara selam olsun.

'mühendislik nere, işletme nere'

yanlış bir yargı değil. kağıt üzerinde bağlantıları yok, hatta 'bi puanı alalım da, sonra tercih kolay yea' mantığıyla hareket eden bir öğrencinin tercih telaşını andırıyor.

ama ortadaki olayı okuyabiliyorsak, bu kanıya varmamız mümkün değil.

arkadaşımın ilgisini çeken şey girişimcilik ekosistemi. bundan 'açık açık' bahsediliyor zaten. bugün bu ekosistem de gelişen dünyada haliyle yazılımla, elektronikle birlikte yürüyor.

ancak projelerde bu iki faktörün yanında paralel giden işin pazarlama, yönetim kısımları da var. aslında her şeyde var.

son 4,5 yılını aktif bir şekilde kuluçka merkezlerinde proje ekipleri içinde geçiren biri, yazılım ve elektronik alanındaki projelerde pek tabii olarak satış-pazarlama-yönetim üçlüsü içinde bir işletmeci olarak mı, yoksa bir mühendis olarak mı daha etkili çalışabileceğini sorgulayabilir.

üniversite etiketi madem hiçbir anlam ifade etmiyor, madem mahalledeki 50 yaşındaki amcanın ağzında övgüyle dolanmak için var, milyon tane salak(!) neden bu etiketler için yıllarını heba ediyor? işletme bölümü öyle her yerde bulunmaz bilgiler vermediğine göre, biz bunu bilgi'de, bahçeşehir'de okusak da olurdu aslında. ama salaklar işte, herkes sizin kadar akıllı değil.

ve son olarak; ego tatmini amaçlı, buram buram kendini beğenmişlik kokan, hiçbir bilgi verme amacı taşımaksızın polemik yaratma çabasında olan harf yığınlarına tik koymamı beklemeyin.

egolarınızı okşayın, ama bunu ne üç-beş tik ile ne de burada bilgi veren veya alan insanlara saldırarak yapın.

bu arada boğaziçi yönetim bilişim sistemleri(mis) de var bu bağlamda ama boğaziçi işletme kadar havalı değil. Boğaziçinde okurken de örenğin endüstriden bilgsayardan dersler alabilir, boğaziçi bu anlamda en rahat okullardan biri ve bu sayede kendini geliştirebilir, belki endüstri, bilgisayar gibi alanlardan çap olmasa da yandal yapabilir. Arkadaşın için network önemli ve bu networkü en iyi boğaziçinde bulabilir. Mühendislik falan bunlara takılmaya gerek yok cidden ben de şimdi anlıyorum insan 18-20li yaşlarla 30lu yaşlarda çok farklı düşünüyor. Zaten çalışırken mesleğin olacak yani benim babam ve kardeşim de mühendis ama mesleklerini yapmıyorlar mesela. Ama şunu söyleyeyim türkiyede gerçekten boğaziçinde okuduğunu ya da mezun olduğunu söylediğinde insanların özellikle sosyal ortamlarda bakışları farklı oluyor, sanki übermenschmişsin gibi. Bunu da doğru bulmuyorum tabii bu da etiketiçik dediğimiz şey ama özel olarak bölüm yoksa kafada illa bu olacak diye işletme vs. ilgi duyuluyorsa hem rahat okursun hem de start up, staj part time iş gibi olanakları son sınıflarda iyi değerlendirir kullanırsın. Mühendilikte daha zor bu.

mezun olduğunda büyük bir ihtimalle zaten alanında iş yapmayacağı için üniversite seçsin.

boğaziçi işletme tabikide.. tartışmasız ..işletme mezunu olupta boşta adam hiç görmedim.

Slovenya olur simdi cok guzel,bi bled golu yap sen.

Fransa-lyon, iki senedir yaşıyorum ben böyle güzel şehir görmedim...

Her yere gidilir, her yere gittim avrupa'da. Hep tek basima, 18 yasimdan beri. "Kiz basima" hep.

Kiz basima diyip kendinizi kucuk gormeyi birakin artik. Herkes her yere gidebilir.

@kuehles

Kendini küçük görmekle ne alakası var? Tanımadan etmeden ne güzel yargılıyorsun tırnak işaretleri de kullanıp. Merak etme, "kız başıma" ve tek başıma kimsenin kolay kolay ulaşamayacağı yerlere geldim zaten. "Kız başıma" çok çok gezdim de. Ama şu an macera aramıyorum, bak ne demişim, dolanıp gelmelik yer arıyorum. Gidip dağın başında gece tek başıma kamp yapmayı planlamıyorum. Veya fazla kalabalık bir şehirde tacizcisiyle dilencisiyle uğraşmak istemiyorum. Canım bu sefer böyle istiyor, kime ne?

Kendimi küçük görüyormuşum. Evet, kendini herkese ezdiren salak piremses kızım ben hay allahım. En büyük hayalim de bir erkeğin kanatları altında güvenle yaşamak. <3

En çok sen gezdin tamam, aferin. Tamam her yeri gezdin. Tebrikler. Bravo.

Hayir. Daha once hic boyle bir sey yazmadim bile. Cok yardimci olmusumdur cogu kisiye buradan ama genelde boyle bir tavir icerisinde degilimdir. "Kiz basina" "kiz basima" lafina da sinir oluyorum, muhtemelen "bu kez tek basima gidecegim 2-3 gunluk takilmalik yer tavsiyesi" gibi yazsaydin bu sekilde ters bir cevap vermeyecektim. Ozur dilerim, bundan da gocunacak halim yok.

Elimdeki tek bilgi -genel olarak- piremseslerin sordugu bir soru, bu yuzden piremses sandigimi da inkar etmiyorum elbette. ha yanlis sonuca varmisim. Orasi ayri.

O zaman cevabimi duzelteyim, yeni bilgiler isiginda.

2-3 gun bir yeri gormek icin kisa bir sure oldugundan oturu direkt ilgi alanina gore nokta atisi bir yer secmelisin. Ya da ilgi alanini kapsayan bir etkinlige gore.
Bir de ne zaman gidecegin de onemli, sicaktan hoslanmayan biri temmuzda bir yere gitmek isterse endulus kulturunu sevmesine ragmen ona sevilla tavsiye etmem mesela.

kız başına bir şey yapamaz bence, kırsın dizini otursun evde. ne işi var kız başına.

Ukrayna ya da Makedonya. Vize de istemiyorlar.

Berlin'i gezmediysen Berlin'e gel.

avrupa'da hemen her sehre gidebilirsin ancak bir tavsiye olarak gitmeden once ozellikle yabanci forumlarda yalniz seyahat eden insanlarin yazdiklarini/kalinabilecek yerleri oku. guvenlik icin degil ama boylece iyi hostellerde kalip, oradaki gezginlerle tanisip daha keyifli vakit gecirebilirsin.

Kirayı elden alacaksa hiçbirşeye girmez.

Bir de yanına alacağı adam demişsiniz; ev kirasıyla ne ilgisi var? 1000 lira da isteyebilir daha fazla da teorik olarak.. evde neleri paylaşacaklar, gelen adama be gibi kolaylıklar sağlayacak( eşyalar, ev açarerken gereken temel işler vs vs) bilmiyoruzki?

Asıl önemlisi şu; evi kendi ev sahibinden kiralayıp başka birine yine aynı şekilde (kontratla yani) kiralamıyorsa yasal olarak bir gariplik yokki..
Gelen arkadaş istiyorsa sorar evin gerçek kirası nedir? Ev sahibinin tel.nu nedir diye. Sormuyors ve ücret uygunsa kime ne?

Allah'a havale edebilirsin, seni pek ilgilendirmez.
Uyanık olmayanı -ne yazık ki- acı acı sikiyorlar. :\

bi gün masada telefonunu bıraktığında numarayı alırsın. sonra bir şekilde onların bağlantıyı çözemeyeceği birinden mesaj atarsın ev kirası aslında 800 diye. Allah'a havale etmen için erken zira şu an bildiğin bir kötülüğü engellemiyorsun elinde olduğu halde. ya da engellemeyeceksin sadece havale edersen.

irminti çok güzel konuşmuş, +1 diyorum.

500 kira + 300'de faturalar olmasın o?

istanbulda biçok kişi böyle odasını kiraya verip kirayı çıkarıyor.. eşya meşya olayına istior extra para. tutanın sorumluluğunda bişi, çünkü bazı ilanlarda kira miktarı belirtiliyor, bazılarında ise evin sahibi insiyatifiyle belirliyor odanın kirasını.. bunda yanlış bişi yok

yapabileceğin bir şey olduğunu sanmıyorum. hoş bir durum olmasa da kiraya verenin inisiyatifinde olan bir durum bu. açıkçası kendi başıma 2+1 veya 3+1 ev tutabilecek durumda olsam ben de bu çakallığı yaparım. verdiğim fiyatı kabul etmeyen de gelmez. dediğim gibi hoş bir şey değil ama 300 yerine 500 vermeye razı olan adam bulursam 500 vereni alırım, ne yapayım. EKMEK PARASI BAABİ.

şerefsiz çakaldan uzak dur derim ben de

adam yanina alacagi kisiyi hayir icin almiyor belli ki. niye dolandiricilik olsun?

ev sahibini de ilgilendirmez, polisi de... pahali geliyorsa girmesin yanina.

"Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim."

ev eşyalı mı, faturalar dahil mi, eşyalar için/ev için depozito alacak mı, gelen kişi kaç ay kalacak?

bu gibi soruların cevabını bilmiyorsanız ortada sizi ilgilendiren bir zikim bulunmuyor ne yazık ki.

ev kiralanırken ödenen depozito,yapılan masraflar,eşya vs için +300 istenmesi garip değil bence.
Arkadasınız bunlarla uğraşmış ve diğer kiracı çantasını alıp geliyorsa bunun maddi karşılığını istemek neden garip bilemedim.

ben de yanına ev arkadaşını faturalar dahil fiyatla arayanlara sinir oluyorum her ay fatura aynı mı diye çıldırarak. ama bi şey de denmiyor çünkü o zaman airbnbcileri vurmamız lazım. mantık işlemiyor :(

Çoğu kişi normal demiş, hayret ettim. İnsanlar evinin bir odasını tüm ev kirasınından daha fazlaya kira veriyor. Bende kirada kalıyorum. Yazın doğalgaz neredeyse 8 tl geliyor, hepsini toplasam 50 tl etmez, yaz kış fix fiyat nasıl olabilir?

Ben de aynı sorundan muzdariptim, teşekkürler.

tarzini bilemiyorum ama bence gunluk hayat icin biraz klasik. flo oldugu icin de su gecirebilecegini dusunuyorum.

Gayet güzel.

fermuar hariç güzel.

ben beğendim.

Bu markadan bir ayakkabım var, fiyatına göre fena sayılmaz. Kaliteli değil ama dediğim gibi fiyat/performans fena değil.

Rahatlığını bilemem ama fiyatına göre modeli güzel gözüküyor. Hafif dar paça takımın altına güzel olur. Siyah kot pantolonun altına da güzel olur.

Beyaz gömlek.

beyaz gömleği hiç sevmem, yok zaten, uçuk mavi var. başka?

kırmızı ya da mercan rengi bir bluz demeye gelmiştim ben de.

kahverengi tişört üstüne hardal rengi hırka olmaz mı ;_;

kahverengi ile laciverti pek yakıştıramadım kafamda. ikisi de koyu renk, insanı kapatır. ama hardal sarısı güzel olur bak.

shotgunwoman :) bence sen teklifimi tekrar gözeden geçir, bunlar seni maymun yapıcak gibi duruyo benden söylemesi :)O

Bence desensiz bir şey olmalı. Desen üstüne desen çok göz yorar. Düz beyaz tişört diyorum. Kırmızı kazak da olur.

Beyaz sifon, bol bi yakasi olan (boyle hani eski zmaanlardaki gibi, mesela yakasinda sal varmis gibi filan ya da onu drapeli mi deniyor -drape ne demek :/-) oyle bi bluz. Ama bol olmali biraz.

O kadar tarif edemedim ki googleda bile bulamadim. Bi ihtimal anlarsin belki :D

@kuehles blondes: degaje demek mi istedin?

ben de beyaz gömlek/bluz (kuehles'in dediği gibi olabilir) ya da kırmızı/mercandan yanayım.

olanı söyleyeceksin. başka bir şirketten görmezden gelinemeyecek kadar farklı bir teklif aldım, özür dilerim ama onu kabul etmek durumundayım şeklinde.

Etik değil diye düşünme. İşe başlamış olsan bile ilk 2 ay boyunca bana ne kardeşim ben gelmiyorum demek yasal hakkın. İşe başlayacağı gün gelmeyip başka şirketle anlaştığını sonradan söyleyenler gördüm, seninki yine hiçbir şey.

Yahu özel sektörde kimse vazgeçilmez ya da yeri doldurulamayacak değil. Sen durumunu söyledikten en fazla 1 hafta içinde görüştükleri başka birisini alırlar. Kafaya takmamak lazım. Hatta karşı taraftan umursamazvari bir cevap alabilirsin söylediğinde, şaşırma. Yasal olarak da bu senin hakkın. Şirketlerin yaptığı onca etik dışı şeyin yanında bu mu etik değil :)

Endişelenmeyin.
Öncelikle 2 ay deneme süresi var. Bu süreden sonra asıl eleman oluyorsunuz. Bu süre dolmadan szie kalıcı gözle bakmamalılar.

Etik olan şey dürüstlüktür.
Firmayla görüşüp reddedemeyeceginiz bir teklif aldiginizi ve onu kabul edeceginizi söyleyin. Sonuçta serbest piyasa ekonomisinde temel unsur para.
Sizden daha kurumsal demenize gerek yok ama ücret olarak daha iyi bir anlaşma yaptığınızı saklamanıza gerek yok.
Hem dürüst davranmak iyidir. En azından kafanız rahat olur. Yarın obur gun bir şey olur; adamlarla karşı karşıya gelirsiniz. Sizi yalancı bilmesinler.

Öncelikle rahat ol çirkinlik/etik dışılık gibi bir durum söz konusu değil. Telefon et ya da mail at (ben olsam mail atardım), göreve başlayamayacağını ve teklif için teşekkür ettiğini bildir. Detay vermene gerek yok. Onların daha önceden görüştükleri adaylar vardır zaten onlardan birine teklif yaparlar olur biter.

öncelikle çok çirkince bir şey değil bu, onlar işçi arıyor siz de iş arıyorsunuz, tek seçenek yok iki taraf için de.

merak etmeyin ik'cılar defalarca karşılaşmıştır böyle bir şeyle, üstelik 3-5 güne başka bir aday bulurlar, görüştükleri bir sürü insan vardır.

öyle veya böyle bir telefon konuşması olacak, karşı taraf da yalandan "aaa öyle mi çok üzüldük, neyssssee hayırlısı o zaman" filan diyecek, olay bu.

Yapılan yorumlar nokta atışı olmuş. Biraz önce aradım "aa hayırlı olsun, teşekkürler bilgilendirme için" dedi kız ve kapattık telefonu. saat 09:46 ve bu telefon görüşmesi için tüm gece ayaktaydım...

olay bitmiş ama fikrimi yazayım, geliyorum bugün işbaşı yapmaya dedikten sonra gelmeyen, telefonlara cevap vermeyen insanlar ile karşılaşıyorlar.

senin bilgilendrmen onlar için iyi bir şey bak adam haber verdi iyi çocukmuş bile demiş olabilirler.

Yeni Sahra'dan 8A diye bir otobüs geçiyor olması lazım. AVM'nin de içine girmedim ama dışı hadi gel beni gez demiyor, uyduruk bir şey. İçini bilemeyeceğim.

firmaya göre değişir

eğer bahsettiğiniz gidiş ve dönüş biletlerse ve birlikte alınmışsa cevap hayır.

2 kişi 4 bilet alacağız gidiş dönüş. Bir kişinin gelememe ihtimali olabilir. Firma Pegasus.

O kisininkini iptal ettirirsiniz.

Geri alacagi bir miktar olur mu, olursa kac para olur o baska mesele. ama tek kisininkini iptal ettirirsiniz tabi ki.

thy'de ayni sepette alindiysa iki kisininki de iptal oluyor, ayri ayri edemiyorsunuz. pegasus'ta nasil bilmiyorum ama ayri ayri almakta fayda var.

Pegasusta gidiş dönüşü bile ayrı ayrı iptal edebiliyorsun, alabilirsiniz sıkıntı yok.

Pegasus'ta aynı rezervasyon kodu altında aynı uçuşta 2 kişi varsa kişilerden sadece 1'ini iptal edemiyorsunuz internetten. Eğer sorduğunuz buysa.

daha önce pegasustan iki kişi gidiş dönüş bilet aldık. daha sonra diğer kişinin gidiş biletini kullanamama durumu çıktı ( zaten gideceğimiz yere daha önceden gitmesi gerekti). çağrı merkezini aradım, önce biletleri ayırdılar, sonra diğer kişinin gidiş biletini iptal ettiler.

internetten yapmayın işlemi, çağrı merkezini arayın. biraz telefon parası verirsiniz belki ama tüm biletleri yanlışlıkla iptal etmekten iyidir.

Lancome matte velvet serisi mi ne, numara 197. Fiyat 26€

Fircayla suruluyor harika rengi.

Nars Audacious Rita, biri bana buldursun şu ruju.

Mac. Ten rengine göre Russian Red ya da Ruby Woo.

Golden Rose Velvet Matte serisi harika ve 13 TL mi ne. Renk skalası çok geniş, birkaç tane güzel kırmızı var ama ezberimde değil.

Ruby woo +1

Kullanip sevmeyeni gormedim. Yalniz surumu biraz zor, dudak kalemi lazim.

Bir de yarın maaş hesabımın olduğu şubeye gitsem hemen krediyi alabilir miyim? Yoksa beklemem mi gerekiyor biraz?

Vakifbankta direkt maas hesabina yatmıştı. Ve her ayin maas gününde otomatik kesiliyor para. Ayni gun çıkıyor beklemenize gerek yok.

Ben elden de almıstım hesaba da yatırarak almıstım. Yüklü olanları 30+ hesaba yatırmıslardı daha düşük miktarlarıda sanırım mevcut hesaba yatırıp bankadan cıkmadan hesaptan cekip cıkıyosunız.yada banka yetkilisi makinede saydırıp vermisti bana. (Halkbank)

Halkbank'tan iki sefer çektim. Direkt vadesize yatıyor. Cart diye de vermiyorlar, en az iki gün bekledim başvurunun tamamlanıp paranın hesaba yatması için.

5 liradan yüksekse hemen yatmıyor olabilir. yani bir limit var. kredin onaylanınca ister elden al, ister yeni hesap açtır oraya attır. şubede para varsa alırsın her türlü.

Teknik olarak çektiğiniz kredinin her türlü önce vadesiz hesaba giriş yapması gerekiyor diye biliyorum. Yani parayı elden alsanız bile hesap hareketlerinde önce nakit girişi, sonra da hemen nakit çıkışı gözükmeli.

Eğer maaş hesabının olduğu vadesiz hesaba yatmasını istemiyorsanız en iyisi aynı bankada yeni bir vadesiz hesap açmak. Yalnız bu hesaba maaş bağlı olmadığı için hesap işletim ücreti yansıyabilir, haberiniz olsun.

Kredi puanın çok önemli. Benim 1850'idi. K.kartımı bir gün geciktirdim 1320'ye düştü.
Geçen ay bankadan kredi çekerken (10.000 TL) biraz sorun yarattı.
Normalde eski puanınla gelsen aynı gün içinde şube müşterisine 30.000'e kadar anında kredi veriyoruz dedi. Puanın düşmesi onay sürecini çok etkiliyormuş.

www.sneakscloud.com

Herschel'e bir bakın derim.

Cath Kidston çok mu minnoş kaçar?
www.cathkidston.com

Önceki duyurunda sorduğun marka Kipling olabilir mi?

www.hm.com

bu erkek için aslında ama fark etmez bence, unisex gibi. çok hoş bir çanta bence. mavisi de var.

İlk cevaptaki Herschel +1 diyorum.

Biraz daha klasik, biraz marka olsun diyorsanız böyle bir şey olabilir (sepete ekleyince 200 TL oluyor): www.morhipo.com

Ha bu çantaya 200 TL verilir mi, ben vermem.

nike'ın özellikle outlet mağazalarına bakın çohoş modeller var

Öncelikle şunu söyleyeyim: Güvenirlik açısından e-bankacılığın şube bankacılığından hiçbir farkı yok. Bankaların gözünde e-bankacılık uygulamaları bankanın bir şubesi gibi. Diyelim Enpara'da hesap açtın, bankanın ve BDDK'nın gözünde Finansbank'ın Enpara adlı bir şubesinde hesap açılmış gibi gözüküyor.

Asıl konuya dönersek, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kapsamında her bankadaki 100 bin TL'ye kadar olan mevduatın devlet sigortası altında. Yani banka batsa da 100 bin TL'ni geri alabilirsin. Dolayısıyla 100 bin TL'ye kadar her banka güvenli diyebiliriz.

Değer. ATM kartı bir işe yaramıyor. Vadesiz hesap açmak gerekiyor turuncu hesap ile aradaki iletişimi sağlamak için. Ondan da para aldıkları için ben açmadım. Şubeye gittim veya turuncu hesaptan EFT yaptım. E-turuncu'da işler farklı yürüyor olabilir.

Vermezler banka hesabında para olması ile alakalı da değil, sistemsel bir şey.

Çok acil değilse bir hafta sonra tekrar dene. Olmazsa bir daha. Tecrübe ile sabittir.

kendi banka hesaplarını kullanmadığın orada çok işlem yapıp çok para tutmadığın için vermezler. aynı durumdaydım bana da vermediler. Sözlüğe enpara başlığına yazdım, hemen mesaj attılar lütfen isminizi verin bi kontrol edelim yanlışlık olmuştur vs diye. siyeaaaa dedim. enpara nın hiç bi numarası kalmadı artık benim için yakında da kapatcam zaten. Tavsiyem yaşadığınızı enpara başlığına da yazın.

bankada yapılan işlem ile alakalı olsa ayda min 60bin lira para dönderdim kredime olumsuz yanıt aldım enparada. ing ve iş bankası direkt verdi.

Tekrar tekrar dene diyen arkadaşı dinleme. Her kredi başvurun Kredi Kayıt Bürosu (KKB)'ye düşer ve tüm bankalar da bu bilgiyi görür. Bu da hem KKB'de hem tüm bankaların gözünde krediye ihtiyacın olduğu izlenimi yaratır ve kredi skorunu düşürür.

Bankanın kredini onaylaması için işini, yaşını, maaşını biliyor olması lazım. Bankaya hiç aylık gelirini bildirmediysen reddedilmen normal. Onun dışında vadesiz hesabında da nakit para görüyor olmaları tabi büyük bir artı olur.

Önce diğer bankadaki paranı enpara'ya gönderip, maaş bilgilerinin tam olduğundan emin olup sonra tekrar kredi başvurusu yapabilirsin.

tekrar deneme +1

enpara zaten kredi verebilecek potansiyeli olan kişilere inceden kişiye özel meblalı ekpara diye bi zımbırtı sunuyor ve bu ekparayı kullanıp zamanında faiziyle güzel güzel ödeyince kredi verelim mi diye arıyor paso.

ekpara verene kadar enpara'ya ikinci bir başvuru yapmayın derim.

ekpara hesap hareketlerine göre sunulan kredi nakit sistemidir bu arada onu da açıklayım. bana 1.500 civarı bir şey çıkardılar hesap miktarıma göre, eşime 500 lira çıktı mesela.

booking.com'a böyle böyle oldu diye anlatabilirsiniz, onlar da sizi otele yönlendirir diye düşünüyorum. En temizi oteli arayıp ağlamak sızlamak yalvarmak sanırım. Bizde booking.com otele yönlendirmiş, sızlanmalarımız işe yaramıştı, tabi otele de bağlı. Yalnız bizde karttan para çekilmesi durumu yoktu sanırım. :/

Sıkıntı orda zaten bi de epey yüksek bir tutar:( otel bookingle halledin diyor da başından mı savdı acaba:/

başından savmadı, otelle halletmen gerekiyor. teknik olarak hata sende zaten, non-refundable ödeme yapmışsın, adamlar da parayı çekmiş. şu anda otelin insiyatifindesin.

Beş yıldızlı bi otel sizce insiyatif alır mı:/ müşteri bulabilecekleri fuar dönemi olacak. Hata bende de işte çözüm arıyorum işte.

Otel bookingle halledin diyorsa basindan savmamistir, bookingle iletisime gecin, otel boyle dedi diyin.

Türkçe numarasından ulaşamadım diğerlerine de derdimi çok net anlatamadım sanırım:(

+44lu numarasi varmis. Ondan aramaniz gerekiyor galiba.

Fazla degil. Ac birakma kendini ama. Bunu hergun yapan cok var.

Yardırma gitmez çünkü. Ara ara sprintler ile yapacağın program daha etkili olur.

ac karna yuru sabah aksam her turlu kilo verirsin

yürümek bi boka fayda etmez.

koşacaksın, bisiklete bineceksin. eforu güçlü sarfedeceksin. terleyecek ve o sırada çok su içececeksin.

kilo için yürümek boşa vakit kaybı bence. 75 dakika yürüyeceğine 40 dakika koş ya da yüksek tempoda bisiklet yap.

salona yazılmadan oraya adım atmadan da kilo veremezsin.

arada yürü, zevk için yürü o başka ama kilo vermek için sağlıklı ve 10-50 yaşlar arasında isen efor sarfetmen gerekir. yaşlılarda bile oturaklı bisikletlere bindiriyorlar, adamlar zorla koşturuyorlar, koşudan, terlemeden niye bu kadar korkuyorsunuz anlamıyorum.

Değişken yaparsan maksimum faydayı görürsün. 10 dk yürüyüp 5 dakika koşabilirsi mesela. Kalp ritminin belli bir değerin üzerinde olması önemli.

Şeker ve ekmeği de kesersen düzenli antreman ile kilo verirsin

Yürümek yeterli değil, kalp ritmini artırman lazım maalesef. Youtube'da Jillian Michaels ablamızın çok güzel videoları var, bir gün yürüyüp ertesi gün o videolardaki egzersizleri yapabilirsin.

Bir günlük egzersiz şu listenin tamamı olabilir mesela: www.youtube.com

salona yazılmadan kilo veremezsin'e katılmıyorum, 12 kilo verdim evde spor yaparak. ama yürüme kısmına katılıyorum. low impact cardio yapıp insan evladı gibi beslendim ben.

Yürümek niye fayda etmesin? Yağ yakicam dememiş, kilo vericem demiş. Neden vermek istediğini belirtmemiş. Elbette yağdan vermek istersen yürüyüş çok etkili değil. Hiit egzersizleri daha rtkili olur

@glamdr1ng'in mesajının tercümesi:

"yağdan kilo vermek istersen yürüyüş etkili değil. yürüyerek verdiğin kilo kastan, sudan vs olur. Senin istediğin bu değil, hiit egzersizi yapacaksın."

yukarıdaki hemen herkesin cevabı da bu yönde, yürümek değil hiit egzersizi yapmak. Kalp ritmini yükselteceksin. Sabah akşam 25 dk hiit yap fazlasıyla yeter. Günde bir defa yapsan da yeter, akşam hiit yerine evde kas çalış.

çalışman gereken kas bölgeleri şunlar:
- göğüs
- sırt (bunun için barfiks gerekebilir)
- ön kol (biceps)
- arka kol (triceps)
- omuz
- karın
- yan ve arka bel
- bacak

diyeceksin ki niye kas çalışıyorum? çünkü hiit falan yaparken vücut yine de kas yakmak isteyecek yağın yanında. kaslarına güç uygulayarak, vücudun kas yakmasını önleyeceksin.

kilo verdiğin dönemde zaten kas yapamazsın, amacımız olan kasın da kaybedilmesini önlemek.

sen buradaki yorumlara bakma karatay hocanın kitaplarına bak. en etkilisi o.

bunca entry'den sonra ulaşılan sonuç; bunu duyuruya sormak hata :)

angelus'un entrylerine bir göz gezdir, mesleğini bilmyorum ancak adam konu hakkında gerçekten iyi. bu yürüyüş konusuyla da ilgili yazdığı bir 'teknik' vardı ama hatırlayamadım şimdi.

ben de görmüyorum epeydir belki reklam vs diye kaldırmışlardır ne bileyim. bizde çok vardı eskiden bunlardan.

Zuccaciyelerde görüyorum ya ben bunlardan. Dolas bak illa bulursun.

Bu sekilde markali satilan bira bardagina hic rastlamadim sadece promosyon olarak atiyorum 4 kutu biraya ilistirilmis efes tuborg vb bardaklar oluyor marketlerde.

Ben tek basima yasadigim icin evimde hicbir sey takim halinde degildir 3 bardak 4 catal 2 tabak seklinde bi anlayisim var kendi bira bardagim promosyon sonucu edindigimdi, para verip yeniden almak istemedim ikincisini o yuzden gece klubu/bar tarzi bi mekandan cikarken siparis ettigim birayi montumun icine saklayarak cikip gitmistim kimse gormedi zaten gorse nolur hergun 10larca bardak kiriliyor oralarda. ucuncu bi bardaga ihtiyacim olsa yine aynisini yaparim

Olay boyle... kolay gelsin.

Yakın zamanlarda büyük Migros'larda ve Paşabahçe'nin mağazalarında gördüm ben.

İkea'da vardı en kallavi olanından. Sıkışında vazo olarak da kullanabiliyorsun. O derece.

efes dağıtımcısı arkadaş bana 32 tane 33'lük vermişti, onlar da baya var demek ki.

git bi bara içtikten sora çantaya at :)

Otomatik limit artırımı onayladıysanız, düzenli harcama ödeme vs. yaptıkça limit artar. Bence ihtiyacınız yoksa bankayı arayıp otomatik artırımı durdurun ;)

Garipmiş, çünkü öğrenciyseniz tüm bankalardaki kredi kartı limitlerinizin toplamı 1000 TL'yi geçemez geçen sene çıkan yasaya göre. :/

ben öğrenciyken yapı kredi play benim limitimi 2.900 tl ye çıkartmıştı. bence kafalarına göre çıkartıyorlar

@kingdom of rust
Gerçekten öyle mi? Benim toplam 2500 vardı bir de finansbank çıkartmıştı bana ama kabul etmedim o da 1000 limitliymiş, benim etim ne butum ne :D

@yatagants senin durumun bence kazandıran müşteri olman :D, düzenli asgarisini ödüyorsan bankaya düzenli faiz de ödüyor olmalısın böylece daha çok harcama yap ki daha çok faiz öde. Bir de otomatik limit artırımında kartın.